BİR DE BENDEN BİRE BENDEN

 

Öğretmen ödev verirdi.

’23. sayfadaki yazıyı okuyacaksınız,özet çıkartacaksınız ve Bilelim Öğrenelim kısmındaki soruları yanıtlayacaksınız.

Anladınız mı çocuklar?’

‘Anladık öğretmeniiim!..’

‘Şimdi bu taraf söylesin.Anladınız mı çocuklar?’

‘Anladık öğretmeniiim!..’

‘Pazartesiye görüşürüz.İyi tatiller.’

‘Sağoool!...’

 

Önce eve gelirdim.

Önlüğümü –ki biz ona ‘Bodiye’ derdik- çıkarır kirli gömleğimi giyerdim.

Ve hemen misket oynamaya –ki biz ona sırça derdik-

giderdim.

Tüm kasabada en iyilerden biriydim.

Bazen en iyisi.

 

Ya Arkası Yok oynardık –ki bu cesaretli olanın işiydi- ya da Malcı.

Malcı sevdiğim bir oyundu.

Bir çukur kazarsın cezve kadar ve 4 metre ileriye 2 metre uzunluğunda bir çizgi çizersin.

Oynayanlar 4-5 kişi olabilir.

Çukurun başına geçerler ve sırçalarını çizgiye doğru fırlatırlar.

Çizgiye en yakın olan ilk en uzak olan son oyuncudur.

Ben genelde ilk ikide olurdum.

İlk olan oyuna başlar ve sırçasını çukura doğru atar.

Amacı çukura en yakın yere atmaktır,mümkünse girmek.

İkinci kişiye sıra gelir.

İlk oyuncunun sırçası çukura çok yakınsa ikinci kişi ‘Ara’ der.

‘Ara’ çukurdan uzaklaş anlamına gelir.

Ve ara yeri çukurdan yaklaşık 1.5 metre uzakta ve yumruk büyüklüğünde bir taşın kuytu bir yerindedir.

Ara denilen kişi çukura girmiş sayılır.

Sonra üçüncü ve dördüncü kişiler aynısını yaparlar.

Amaç önce çukura girmektir.

Ancak çukura girdikten sonra diğerlerinin sırçalarına atış yapabilir ve vurursanız –ki biz buna ‘Eyyos’ derdik-

vurduğunuz sırçayı kazanabilirdiniz –ki biz buna ‘Ütmek’

derdik.

Ve hep ben üterdim.

 

Arkası Yok daha tehlikeli ve riskliydi.

1 metre uzunluğunda çizgiyi çizerdin ve rakibin sırçasını 1.5 metre kadar ileriye koyardı –ki biz buna ‘Dikmek’ derdik.

O sırçasını diktikten sonra konsantre olur ve atışa başlardın.

Vurduğun her seferinde bir sırça alır,ıskaladığın her seferinde atış yapmak için cebinden yeni bir sırça çıkartırdın.

 

Çoğu kişi ütüleceklerini bildiklerinden benimle oynamazdı.

Onlar beni üterlerse onlara 2 sırça vereceğimi vadeder ve oyunun ilk dakikalarında bilerek ütülürdüm.

 

‘Hakan,arkası yok oynuyam mı?’

‘Dik bakam sırçıyı bi görün...Cık...Bu uzak...Accık yakına getir.’

‘Daha ne gada getircen len...Aha iyi aha ya bu...’

‘İyi tamam,kaçıl höngürden höle bi...’

 

‘Hakan’ dedi David.‘İyi misin kardeşim?’

‘Hmmm?...’

‘Kendi kendine konuşuyordun,kabus mu görüyordun?’

 

Yatağımdan doğrulup camı açtım.

Gökyüzünde dolunay vardı.

Sigarama uzandım.

Bir duman üfledim Ay’a doğru.

Koca bir bulut oluştu etrafında.

East Harlem’de kadife gibi bir hava vardı

Ve tek tük araba geçiyordu.

Gidip bir bardak su içeyim diye geçirdim,vazgeçtim.

İzmariti pencereden fiskeledim ve yatağıma geri döndüm.

 

Ödevimi Pazar akşamı saat 9 civarında yapardım.

Kitabı hiç açmadan.

Kalemimin iki ucu da kalemtraştan geçmiş olurdu.

Kaleminiz,yazarken diğer ucu elinize batacak kadar küçülmüşse kalemi atma zamanı gelmiştir.

Ama ben atmazdım.

Hemen bağa giderdim.

Evimizin arkasında 10 dönüm bağ vardı.

Çekirdeksiz, İri Üzüm,KaraÜzüm,Soğuk Üzüm,

Beylerce,Kadın Parmağı,Tilki Kuyruğu,Horoz Taşağı...

İyisinden bir bağ çubuğundan 15 santim kadar bir parça keser,düzeltir ve kalemimi çubuğa saplardım.

Artık kalemimi 1 hafta daha kullanabilirim.

 

Ve defterimi açar,kitabı hiç okumadan ödevimi yazmaya başlardım.

 

ÖZET

‘Bir de benden bire benden,benden benden bir de benden.Bire bir de benden bire benden,benden bire bir bire benden.Benden bire benden bir de benden.Benden bir bire bir de benden...’

Böyle doldururdum sayfayı.

Sonra soruları cevaplamaya geçerdim.

 

ARAŞTIRMA SORULARI

BİLELİM ÖĞRENELİM

1-Bir de benden bire benden benden bir de benden.Bire benden bir de benden benden bir benden bire bir de ben den.

2-Bire benden benden bire benden,bir de benden bire benden.Benden bir bir bire benden bir de benden bire benden.benden bire benden.

3-Bir de benden bire benden.

Böyle devam eder 7 soru cevaplardım.

Bazen 8.

Araştırma soruları ya 7 ya da 8 soru olurdu.

 

Pazartesi günü herkesle birlikte benim sayfama da yıldızı çakardı öğretmen.

 

Hiç defterime baktığını görmedim.

Ödevleri kontrol ederken hep pencereden dışarıyı seyreder, dışarıyı seyrederken dün geceden dişlerinin arasına sıkışan yiyecek artıklarını dili ve nefesiyle temizlerdi.

SAĞ YAP GEL 

©Webmaster Tuncer MANKIR Or Lavaraci