HİÇLİĞİN ASLINA DAİR 1

Kanımda yürüyen gölge

 

Susuzluğun tadında barınan alacakaranlık

Yüzümün terkedilmiş çöl rüzgarı

Tapınmalarımın boşluğunda gezinen pembe çiçek

Korkularımın tarlasında sürünen kara yılanın bencilliği

Tanrısal olan herşeyin tanrısızlığındaki mutluluğun tomurcuğu

Gözyaşlarımdaki rüyanın serabı

 

Tarama saçlarımı dalgaların karartısı

Gözlerini göğsüme geçir ve aksın kanım,içindeki irinle

 

Sarının zayıflığı

İyiliğin krem rengi

6’nın kızıllığı

4’ün grisi

 

Savulun içimdeki azameti azdırmaya çalışan ödül budalaları,aferim delileri

Üstünüzdeyim; titreten toprak,sürünen böcekler ve ayaklarımın altındaki buğulu cama rastlayıncaya dek...

 

O gün gelecek ki sallandığında iki yanı ipli salıncak,

Döküleceksiniz döne döne,toplayanınız olmayacak.

 

Uzak hayallerinde yaşayanlarınız kavuşmayı umdukları şeye kavuşacaklar.

Onların gözyaşlarını bir avuç suda yıkayabilirsiniz.

 

Hüzün gözlerinizde bir perdeyken sevinç damarlarınız çatlayacak

Anlayacaksınız gördüğünüz herşeyin ilk şey olduğunu...

 

Sırıtan bir bencilliğe bir çift kara göz ve kızıl kılıç bir alın yarası gerektir ki uyuyabilsin

Hıçkıra hıçkıra ağladığınızda terazinizin öbür kefesindeki mutluluklar bağıracaklar size:

‘Beni öldürürken öldürüldüğünü hatırla’

Sığ olan kelimeye sıkıştırmaya çalıştığın ama pörtleyen düşüncelerinin eri bir dakika bile gözünü kırpmayacak.

 

Sağır bir ruh ve dilsiz bir muhalifle yaşamak ister her beden.

Bencilliği bedeni çirkin göterir bazen; ruh kurtarmaya çalışır,duygular üzerinde yoğunlaşır.

İnsan ömrü kısadır tedavinin tümünün uygulanabilmesi için...

 

Görüntüler göremediğimiz dar bir çerçeveden görünürler

Ve çerçeve dar bir görüntünün içindedir.

 

Etinin rüzgarındaki buhurun ahengi

Karanlığıma bilekten bağlı örümcek ağı

Sırlarıma sataşan parazit

Yalanın kuyruğunda yaşayan beyaz bereli şovalye

 

Elinizi alnınıza götürün ve sadece tek bir yere bakın

Ve düşünün;

Açık olan gözleriniz alnınıza dayanan elinizi titreterek uyandıracak

Dalga dalga yayılacak bilgisi uyanmışlığınızın tüm vücudunuzda

O zaman elinizi göğe kaldırın ve yerdeki tanrınız için yardım dileyin.

 

Tatsızlığımın saniyelerine sığınan aşikar sevgilinin gözden ırak olduğunda hayal edilemeyen masum yüzü

Sıcaklığındaki seni elde edememişim duygusu

Aşkındaki beni çizen kişiliğinin kırıntıları

Ve sallanan ruhuna sacayak olan beden...

 

Zülfüne konan toza kimlik sorardım

Rüyalarımda seni rüyalarıma davet eden buroşürleri dağıtırdım aç susuz

Köyümde ayak izlerin var

Bahçemdeki çeşmede yıkadığın elinden akan suyla beslenen nar ağacı seni açtı bu bahar

 

Ey ruhumun en bahtsız dağında büyüyen dört yapraklı yonca

Ey güzelliğinin arkasındaki beni elde edememiş tek tük gerçeğin efsaneleri

Yetenekleriniz gözlerinizin içine bakıyor

Parmaklarınızın şık sesine kilitlenmiş binlerce baraj kapağı var açılmayı bekleyen

Cağlayacaklar bebeğin kahkahasında saklı ejderhenın kükremesine kara bir kubbeden asaletle bakan ses tanrısı gibi...

 

Şarkılarıma gözyaşlarını armağan getiren satılmış benlik

Tereyağını alt gözkapağına süren ıslak bıçak

Kiraladığı kişilerin ağızlarını koklayarak kahvaltısını yapan dahinin tahmin edilemeyen bir zamanda eğrilmiş düşünce direği

 

Beni bana iki kez göster

Sonra iki kez anlat

Dizine oturt ama anlatırken

Dinlemiyormuşum gibi etrafı seyrederken aslında sana konsantre olmamayı başarabilen birini arıyorum bana öğretmesi için.

 

Hırsınıza küp olmuş benliğinizin sırı

Vicdanınızın kuyusunu besleyen düşüncenizin aktığı yatak

Harabolan lütuf

Hayal çarkımın sağır dişlisi

Kanımda yürüyen gölge

 

 Aralık 2001 New York  

  

DEVAM ET

 

©Webmaster Tuncer MANKIR Or Lavaraci