TATSAL İNCELEME
Şarap tadımının
son ve en önemli aşaması tatsal inceleme'dir. Bir şarapla ilgili olarak, görsel
ve kokusal inceleme sırasında edinilen izlenimler, bu aşamada daha somutlaşır.
Tatsal inceleme için, kadehten alınan bir yudum şarap, dil ve ağzın her
köşesinde dolaştırılır ve yutulur. Kimi tadımcılar, ağızlarına aldıkları şarabı,
hafifçe çukurlaştırdıkları dillerinde bekletip dudaklarını aralayarak içeri hava
çekerler. Bu esnada, şarap havalanacak, uçucu bileşikler genze gidecek ve
şarabın tatsal olarak algılanması kolaylaşacaktır. (Ancak, bu yöntemin, bir
parça sesli bir yöntem olması, her ortamda uygulanmasını güçleştirir. Şık bir
restoranda bu yönteme başvurmak, diğer masalarda bulunanların gözlerini size
çevirmesine yol açabilir.)
Tatsal incelemenin yapılması
için şarabın yutulması şart değildir. Çok fazla miktarda şarabın tadılacağı
ortamlarda, şarap ağızda iyice dolaştırıldıktan sonra tükürülebilir. Örneğin,
şarap yarışmalarının jürilerinde yer alan tadımcılar, bir seferde çok fazla
miktarda şarap tadacakları için, sarhoş olmamak amacıyla, bu şarapları yutmaz,
tükürük hokkasına çıkartırlar. Şarap tadımı sırasında içilecek şarapların
miktarlarının iyi ayarlanması ve hiçbir şekilde sarhoşluk noktasına
yaklaşılmaması gerekir. Tadımda en önemli koşullardan biri bilincin tamamen açık
olmasıdır. Çakırkeyif bir haldeyken şarap içilebilir ancak buna TADIM denemez.
Şarabın ağızda iyice dolaştırılmasının nedeni, dilin her noktasının farklı
tatlara duyarlı olmasıdır. Dilin uç kısmı tatlıyı, ön yanları tuzu, arka yanları
asidi ve gerisi acılığı hisseder. Buna göre de şarabın şeker oranı dilin ucunda,
asit oranı arka yanlarda, alkol oranı dilin gerisinde, küçük dil bölgesinde ve
genizde hissedilir.
Dilin ortası ise mekanik, ısıl ve kimyasal etkilere duyarlıdır. Şarabın
burukluğu, ısısı, karbondioksit miktarı gibi özellikleri dilin orta kısmında
algılanır.
Kaliteli şaraplar dengeli ve
uzun şaraplardır. Şarapta denge; şeker, asit, tanen* ve alkol düzeylerinin
uyumlu olması demektir. Bu tatlardan hiçbiri, diğerlerini gölgeleyecek kadar ön
plana çıkmamalı, ya da biri diğerlerinin yanında çok zayıf kalmamalıdır. İyi
şaraplarda, bu denge yukarıda kurulur. Yani, şarabın şeker oranı, asidi, alkolü
ve taneni yüksektir ve dengelidir.
Yıllandırılacak kırmızı şarapların asiditesi ve taneni yüksek olmalıdır. Tanen
doğal bir koruyucu görevi görecek ve zamanla yumuşayacaktır. Yıllanacak beyaz
şaraplarda ise asit oranının yüksek olmasına dikkat edilir.
Şarapların bekletildikleri meşe fıçılar onlara karmaşıklık ve boyut katabilir,
ancak dengeli bir yapı için meşeden gelen koku ve tatların çok fazla ön plana
çıkmaması gerekir. Tipik meşe aromaları arasında kızarmış ekmek, tereyağı ve
vanilya sayılabilir. Yıllanmış şaraplarda hoş karşılanan meşe aromaları, genç
şaraplarda meyve aromalarının bastırılmasına yol açacaktır ki bu istenmeyen bir
durumdur. Meşe aromalarının belirli bir düzeyde tutulması için bazı üreticiler
şarabın sadece belirli bir kısmını meşe tretmanından geçirmektedirler. Ayrıca,
kullanılan fıçıların yeni mamul olması ya da reçinesi keskin bölgelerden gelen
meşelerden yapılması da şarabın taşıdığı meşe aromaları üzerinde belirleyici
etkiye sahiptir.
Şarabın ağızda kalıcılığına ise
uzunluk denir, ancak bu uzunluğa şarabın burukluğu dahil değildir. Şarap
dilinde, aromatik persistans olarak da anılan uzunluk, şarabın yutulduktan sonra
ağızdaki etkisinin ne kadar süre kaldığını ifade eder. İyi şaraplarda bu etki
uzundur.
Tatsal inceleme sırasında, daha önce kokusu alınan kimi hatalar da tam olarak
tespit edilir. Küf ve nem koktuğu tespit edilen bir şarabın, tadının yavan, ekşi
ve küflü olması mantar hastalığının, yani şarabın buşone olduğunun
göstergesidir.
Sirkemsi bir tada sahip olan kırmızı şaraplar okside olmuşlardır, yani hava alıp
bozulmuşlardır. Beyaz şaraplarda ise okdsidasyon kendini, renk koyulaşması,
yavanlık, aroma kaybı ve pekmezimsi tatların ön plana çıkması ile gösterir.
Üretim sırasında havayla temas eden şaraplarda uçar asidin yükseldiğine
değinmiştik. Buna göre, hem kokuda hem tatta sirkemsi olan şaraplarda, asetik
asit yüksektir. Aseton kokan ve bu tadı taşıyan şaraplarda ise etil asetat
miktarı fazladır. Bunlar da şarapta hata olarak kabul edilen unsurlardır.
* Tanen
: Üzümün kabuk, çekirdek ve saplarında bulunan ve ağızda
burukluk hissi uyandıran maddedir. Kırmızı şaraplar, üretimleri sırasında kabuk
ve çekirdekleriyle bir süre bekletildikleri için, tanen bu şaraplarda daha
fazladır. Tanen kırmızı şarapların gövdesine katkıda bulunur ve yıllanmasında
önemli bir rol oynar.