BEKİLLİM
Üç gün için uzaklardan hemşerisini getirten,
Zenginlerin bir gittimi gelmek bilmez şehirden.
Almışsın ismini ilk yerleşen yörük Bekir'den.
Yüz yıllardır böyle sürüp gitmiyor mu Bekilli'm.
Dam üstüne dam yaptırdın tüm gelinlik kızlara,
Ümmü'm deyip dert söylettin bağrı yanık sazlara,
Sevgin yeter yıllar boyu gurbet gezen bizlere,
Kim halin sorup, söz etmiyor mu Bekilli'm.
Uzun Çalı'n, Asar'ın, Erenler'inle,
Tütün diken, çekirdeksiz üzüm serenlerinle,
Bayramdan bayrama koşup, gelenlerinle,
Yalnız kalan ihtiyarların yetmiyor mu Bekilli'm.
Hacı Bekir, Uzunen kuyularına,
Her yer gibi iyi-kötü huylarınla,
Yaz gününde püfür püfür kuytularınla,
Herkes senin özlemini çekmiyor mu Bekilli'm
Okuyan, çalışan alıp başını göç etmiş,
Hiç birisi bilmiyor Bekilli neler çekmiş.
Hanayların yıkılmış, konakların bir bir göçmüş,
Senin bu çilen hiç bitmiyor mu Bekilli'm.
Güzelim bağların kelemle olup, kaldırmış,
Kıpkırmızı tarlaları çakır diken doldurmuş,
Dostlarını ağlatıp, düşmanını güldürmüş,
Senden kalkan mahsul bize yetmiyor mu Bekilli'm.
Bu şiir
mustafa
CIRBAN'ın Bekilli adlı sitesinden alınmıştır.